Makale Çevirisi

Realizm ve İdealizm: Hukuk Felsefesindeki Temel Sorun Hakkında Bazı Görüşler

Karl Olivecrona   Türkçesi: Ertuğrul Uzun   Makale ilk olarak, Uluslararası Karşılaştırmalı Hukuk Akademisi’nin 1950 yazında Londra’da düzenlediği kongrede sunulmuştur. Metnin orijinal yayımı: “Realism and Idealism: Some Reflections on the Cardinal Point in Legal Philosophy”, New York Law Review, 1951, ss. 120-31. Çeviri yayımcının izniyle gerçekleştirilmiştir. Çevirinin ilk yayımı: “Realizm ve İdealizm: Hukuk Felsefesindeki Temel Sorun Hakkında Bazı Görüşler”, Prof. Dr. Mehmet Akad’a Armağan (ed. Bihterin Vural-Dinçkol, Nihat Bulut, Rukiye Akkaya-Kia, Cevat Okutan, Mehmet Akif Etgü, Hülya Dinçer) içinde, İstanbul: Der Yayınları, 2012, s. …
Editörden

Editör'den... (2019, Cilt: 6 Sayı: 2)

Melike Belkıs Aydın   Yaz mevsimini bitirirken Hukuk Kuramı yeni sayısıyla karşınızda. 24-25 Kasım 2018 Hukuk ve Distopya Sempozyumu bildiri metinlerine yer vermeyi sürdürüyoruz. İlk hakemli makalemiz Evrim Durmaz Aksu’dan, “Hukuka Güvenebilir miyiz? Ekolojik Distopyalar ve Gerçek Felaketler”. Ekolojik kıyamet odaklı romanlarla birlikte hukukun bir bütün olarak ekolojik dünyayı korumaya yetip yetmeyeceği, çevre korumasına ilişkin karşılaştırmalı hukuki düzenlemeler, çevreye duyarlı hukuk öznelerinin kimler olduğu makalenin ana odakları.    Tam metin için tıklayınız. (PDF) İçindekiler ve künye için tıklayınız. (PDF)
Hakemli Makale

Hukuka Güvenebilir miyiz? Ekolojik Distopyalar ve Gerçek Felaketler

Evrim Durmaz Aksu   Özet: Ekodistopya, ekosistemlerin çöktüğü ve doğal varlıkların yok olduğu bir dünyayı anlatan edebi türdür. Ekodistopya metinleri olan Yol, Androidler Elektrikli Koyun Düşler mi ve Tufan Zamanı romanları iklim krizi, canlıların neslinin tükenmesi ve genetiği değiştirilmiş organizmalara ilişkin ekolojik sorunları ve bunların sonuçlarını işlemektedir. Romanlarda anlatılan ekolojik felaketler mevcut ekolojik sorunların artmış ve küreselleşmiş hallerine benzemektedir. Son yıllarda ekolojik krizlerin artması distopyaları olası hale getirmektedir. Yeryüzündeki yaşamı ortadan kaldırabilecek tehditler hukuki düzenlemeler tarafından engellenememektedir. Hukukta çevreyi korumaya yönelik çeşitli …
Hakemli Makale

Yapay Olgu Teorilerinin Hukuki Pozitivizm ve Doğal Hukuk Teorisi ile Uyumluluğu

Abdullah Ada   Özet: Bu çalışmada, yapay olgu teorilerinin hukuk teorileriyle olan ilişkisi hukuki pozitivizm ve doğal hukuk teorisi özelinde incelenecektir. Özel olarak araştırılacak soru, yapay olguların ontolojisine dair teorilerin, hukuki pozitivizm ve doğal hukuk teorileriyle benzeşen ve farklılaşan yönlerinden bu sonraki tür teoriler bakımından inceleme konusu edindikleri “hukuk”u açıklamada yeterlilik/eksiklik gösterdikleri yönünde çıkarılabilecek sonuçların ne olduğudur. Bu bağlamda, hukuki pozitivizmin teorik varsayımları yönüyle yapay olgu teorileriyle paralellik arz ettiği, doğal hukuk teorisinin ise bu teorilerce öngörülen “niyet ve fonksiyon” öğelerine açıklamalarında …
Makale

Mekân: Hukuk Fakültesi Apartmanı

Rukiye Akkaya Kia   Mekân, doğrudan tabii sınırlara gönderme yapan bir kavram. Kavramların tanımını, içeriğini, biçimini değiştiremiyoruz. Hal böyle olunca, mekâna dair imge, ister istemez fiziksel boyutlara gelip yerleşiyor. Bir tasvir ya da düş dünyasının kurmacası eşliğinde, bu boyutlar çeşitlenebilir. Ama nihayetinde bir kalıba oturur. Mekâna ilişkin hep somut bir hüküm vardır kafamızda. Mekân, dürtüsel barınma ihtiyacının taşıyıcısı ve insanın dış dünyada baş edemediği türlü tehlikelerden korunduğu yerdir. Başkalarından korunduğumuz sınırlarımızdır.    Tam metin için tıklayınız. (PDF)
Makale

Divina Comedia-Cehennem - Bir Okuma Teşebbüsü

Meliha Cemre Sarıışık   İlahi Komedya, okumadan önce bana çok şey vadetti. Dante, üç bölümden oluşan (Cehennem-Araf-Cennet) bu şiiri 1307-1321 yılları arasında yazmış. Latince değil İtalyanca olarak yazılan kitapta toplam dize sayısı 14.233. Önsözde Dante’nin yaşamı, yaşadığı ortamın hâkim zihniyeti, çevresindeki insanlar, siyasi yaşamı ve diğer eserlerine ilişkin epeyce bilgi mevcut. Kitabın çevirmeni Rekin Teksoy, hukuk öğrenimi sonrasında yirmi yılı aşkın bir süre sinema sanatı ve sinema edebiyat ilişkileri dersleri vermiş, pek çok dergide sinema eleştirmenliği yapmış, 90’larda bir tv kanalında 601 hafta …
Editörden

Editör'den... (2019, Cilt: 6 Sayı: 1)

Ertuğrul Uzun Hukuk Kuramı’nın kıştan bahara geçişe tanıklık eden bu sayısı, aynı zamanda derginin altıncı yılının da ilk sayısı. Geçen sayıda olduğu gibi 24-25 Kasım 2018 tarihlerinde Eskişehir’de gerçekleştirilen Hukuk ve Distopya Sempozyumu’nun ürünlerini paylaşmaya devam ediyoruz.  Tam metin için tıklayınız. (PDF) İçindekiler ve künye için tıklayınız. (PDF)
Makale

Özgür İradenin Yok Edilişi: Burgess’in Otomatik Portakalı’nda Suçlu Olmak

Ceylan Yaşar   Özet: Karanlık, korku dolu ve kişinin içerisinde yer almayı asla istemeyeceği bir gelecek tablosu çizen distopik eserler günümüz toplumlarının içerisinde bulunduğu tehlikeleri gözler önüne sermesi açısından oldukça önemlidir. Temel hak ve özgürlüklerin kısıtlandığı veya tamamen ortadan kaldırıldığı distopyalarda, birey ve toplumun özgür iradesi her zaman tehlike altındadır. Bir seçim veya seçme hakkından söz etmenin mümkün olmaması distopyaları benzerlerinden ayıran temel noktalardan biridir.   Tam metin için tıklayınız. (PDF)
Makale

Otomatik Portakal ya da Androidler Aleminde Ceza Hukuku ve Kriminoloji

Ozan Erözden   Nörobilim (sinirbilim), çok genel bir tanımla, canlılarda sinir sisteminin yapısı, işleyişi ve bozukluklarını araştıran bilim dalıdır. Çok disiplinli bir araştırma alanı olarak nörobilim; nöroloji, psikiyatri, vb. tıp dalları yanında kimya, genetik bilimi, davranış bilimleri, mühendislik (özellikle bilgisayar mühendisliği), dilbilim, matematik, psikoloji, felsefe, fizik gibi birçok bilim dalıyla ilişkileniyor. Son çeyrek yüzyılda nörobilimin ekonomi, hukuk, eğitim gibi sosyal bilim dallarıyla da ilgisinin kurulduğunu görüyoruz.   Tam metin için tıklayınız. (PDF)
Makale

Tolstoy’da Bir Varoluş Sorunu Olarak Hakikat Sevgisi ve Şiddet

Rukiye Akkaya Kia   İnsanın sahiciliğini gösteren en önemli belirti, ne yaptığı ile ilintili olarak ne zaman yaptığıdır. Tolstoy’un yaşamı ve yazdıkları takip edildiğinde, ahlakçı bir filozof, soylu şımarıklığını merhametine kurban etmiş bir aristokrat, mistik bozguncu ve hatta bir anarşist olarak değerlendirilebilir. Kendisi, insanlığın çektiği acılara bir çare olamadı, ama –kendisininkini de dâhil ederek- acılarına çare bulamayanların yaşadıkları dramları anlattı. Adalet ve hakikat sorununa yönelik her sorgulama, geçişken biçimde toplumda gözlemlediğimiz, kendi öz çıkarı adına diğerinin düştüğü durumu vicdan ile tartmadır. Tolstoy’da …